2 Ekim 2016 Pazar

TAZE, GÜVENİLİR , EL YAPIMI

Çikolatanın ana maddesi kakao çekirdeklerinin tarihinin  milattan önce 2000 li yıllara kadar 
gittiği artık bilinen bir gerçek. İlk cağlarda , havanda dövülerek baharatlarla karıştırılan 
ve savaşçılara ya da kutsal günlerde krallara sunulan , yani sadece şeckin bir tabakanın
 erişebildiği  çikolata Amerika kıtasının keşfi ve Avrupalı tüccarların bu kıtaya yaptıkları
yolculuklar sayesinde kısa süre içerisinde tüm dünyaya yayıldı. 
Günümüzde  farklı aromalarda  binbir çeşit ve şekilde çikolataya hemen her  gelir grubundan 
insanin ulaşması çok daha kolay . 
Yenilebilir çikolatayla tanışmamız Avrupa dan çok sonra olsa da  ,  yerleşik bir çikolata yeme 
kültürümüzün olmadığını söylemek çok da doğru bir tespit olmaz . Baklavanın saltanatına 
karşı  uzun süre sesi cılız çıkan çikolata ,  en azından   kız isteme , söz , nişan gibi geleneksel 
merasimlerimizde  baş rolü kapmış görünüyor.  Bir Fransız ın  Paris te herhangi bir 
“ patiserrie “ den içeri girip “ Usta bana en janjanlısından bir söz çikolatası hazırla “ demesi
olasılık  dışı ama bizde gümüş gondola doldurulmuş  madlen çikolataların kalitesi 

gelin adayının ailesinin gözüne girebilmek için hala en geçerli kriter .
Tabii    dini  bayramları da es geçmemek  lazım. El öpmeye gelen   mahallenin afacanları için ikramın  en makbulu –mümkünse –  harçlık ,değilse çikolata

Uzun lafın kısası , çikolata yerleşik kültürümüzde  öyle sıradan bir tüketim maddesinden çok 
özel günlerin ağır topu , doyumluk değil de tadımlık bir lezzet ,baklava  gibi bildik 
komşudan  ziyade,ayda yılda bir ziyaretinize gelen hatırlı misafir ,  kutusu özenle –çocukların
erişemeyeceği bir yerde – saklanan  ve ancak ödül olarak yüzü gösterilen bonus , bir nevi 
ikramlık tatlıların kraliçesi . 
Son yıllarda  çikolatanın tüketim alanları yaygınlaşsa da hala el yapımı , butik 
çikolatanın  hakkı tam olarak teslim edilmiş sayılmaz . Bir çok konuda olduğu gibi , butik imalatta da klasik kalıplardan kurtulmak , çikolatayı tüketirken  onun ruhunu da anlamak , işin içine biraz  da eğlence katmak gerektiği fikrinden yola çıkarak TULA  markasını oluşturduk.
Bir çikolata markası oluşturmanın en zor kısmı kuşkusuz hangi ayak izlerini takip etmeniz 
gerektiğine karar vermek .  Zaten yapılanı tekrar edip piyasaya  yüzbinbirinci olarak çıkmak mı, farklı bir yoldan gidip  “bakın böylesi de var “ demek , çikolata severlere yeni bir pencere açmak mı?
Biz  farklı olanı seçtik   TULA çikolata olarak  yurt dışında örneklerine çok rastlanan ancak 
ülkemizde pek de denenmemiş bir yolu seçtik.  Çikolatalarımızı kahverengi üniformalarından
çıkarıp size rengarenk bir dünyanın kapılarını araladık . 
Dünyanın en büyük çikolata  üreticilerinin  özel çikolatalarını  çikolata ustaları tarafından hazırlanmış reçetelerini kullanarak beğeneceğinizi umduğumuz bonbonlar, ganajlar , tabletler hazırladık. Her bir reçeteyi ayrı tekniklerle renklendirip ,  ruhuna uygun isimler verdik.
Özel hissedeceğiniz/hissettireceğiniz   “zamansız mutluluk” kutuları hazırladık. Sadece bayramlarınızı,merasimlerinizi   değil, sıradan günlerinizi de renklere boyayacak  hediyeler oluşturduk .  
Tüm bunları , titiz bir işçilik ,  kusursuz  bir özen ve coşkuyla hazırladık.
Sizin de severek yiyeceğinizi umut ediyoruz 
Unutmayın , mutluluğun zamanı olmaz. 
Ve bir kutu çikolata , mutluluğun en  doğru adresidir 
Sevgiyle

TANRILARIN YİYECEĞİ " ÇİKOLATA" VE TULA EFSANESİ

Kakao çekirdeklerinin, insanoğlunun bilinen en çetin varolma mücadelelerindenbirinde başrolü oynadığını biliyor muydunuz ?
Tarih bilimciler , bu büyülü çekirdeklerin izini M.Ö 2000 li yıllara kadar sürüyor . İnsanoğlunun çikolata ile en eski bağı, Orta Honduras ‘ın Ulua vadisinde küçük bir köyde bulundu. Kaynaklara
göre bu vadinin ortasından düzenli olarak taşan bir nehir geçerdi. Nehrin her yağmur mevsiminde sel olup önüne gelen her şeyi yıkması 3000 yıl boyunca ,nehir yataklarına şehirlerini kuran insanları yıldırmadı.Onlar her sel baskınında harap olan evlerini tekrar tekrar bu yatakların üzerine kurdular. 

Rivayet odur ki , kakao çekirdeklerinin büyüsüne kapılan bu inatçı topluluk , doğayla giriştiği mücadeleden vazgeçseydi, bugün çikolatanın hikayesini bambaşka bir  şekilde anlatıyor olabilirdik

CENNET KRALLIĞI “ TULA "

Bir zamanlar, uzak bir ülkede rüzgar, bilgelik, doğurganlık ve yaradılış tanrısı Quetzalcoatl, gökkubbeden yeryüzüne indi. Cenneti ve yeryüzünü birleştiren tanrı, yarı insan, yarı yılan ve yarı kuştu, uzun bir yüzü ve renkli tüyleri vardı. İnsanlara bilimi ve sanatı öğretti ve onlara erkek kardeşleri olan tanrılardan çaldığı değerli bir hediye getirdi: yorgunluğu gideren ve keyifli bir dinlenme sağlayan ilahi kakao meyvesi. 
Onun saltanatı sırasında, insanoğlu gelişti ve tanrıları onuruna büyük tapınaklar inşa etti. Ancak, tanrının hilekarlığa ve ihanete kurban gitmesiyle işler şekil değiştirdi. Üc tane büyücü onun hakkında dedikodular ve yalanlar yaymaya başladılar. Bunlardan biri olan Titlacauan, Quetzalcoatl'a ona sonsuz gençlik vereceğini ve cennete geri dönmesini sağlayacağını söylediği özel bir içecek sundu. İçeceğin zehirli olduğu ortaya çıktı ve içecek Quetzalcoatl’ı delirtti.

Krallığının başkenti olan Tula'daki tüm evleri ve hemen hemen tüm kakao ağaçlarını yaktı. Evinden ayrılarak, ilahi ateşle yanana kadar yıllarca Güney Amerika'nın yağmur ormanlarında dolastı. Külleri parlak renkli kuşlara döndü, kalbi ise sabah yıldızına dönüştüğü gökyüzüne yükseldi. 

Bir zamanlar bilgeliğin  sanatın ve refahın simgesi olan cennet krallığı TULA da çıkan yangından tek bir kakao ağacı kurtarılabildi. Tanrıların kutsal içeceği ,günümüz insanının vaz geçilmez mutluluk kaynağı çikolatanın bugüne aktarılma hikayesi Maya ve Aztek efsanelerinde bu şekilde anlatılıyor . 

Adını mutlu ve çalışkan insanların cennet krallığından alan TULA ÇİKOLATA , dört bin yıldır varlığını sürdüregelmiş kakao çekirdeklerinin en seçkinlerini, titizlikle işleyerek alanında haklı bir üne kavusmuş Belçika çikolatasını , modern ve geleneksel tatlarla harmanlayarak ,yeni bir yaklaşım ve farklı bir sunumla çikolata severlerin beğenisine sunuyor.  
Çikolatayı alışılageldik kahverengi üniformasından kurtarıp , rengarenk bir   damak şölenine çeviriyor Dörtbin yıldır farklı şekillerde tüketilen çikolatanın , kalbe, damarlara ve beyne olan olumlu etkilerinin yanı sıra, en ucuz ve  etkili  mutluluk kaynağı  olduğu da bilimin ispatladığı yadsınamaz  bir gerçek . 


TULA ÇİKOLATA  mutluluğu zamana ve mekana hapsetmek istemeyenlere ZAMANSIZ MUTLULUĞUN  kapılarını açiyor …….